Matrix[2/3] Artificial Life

simulatif yaşamlar veya "Artificial Life"
size kabaca "The Cave Allegory"den bahsedeyim
"bir grup insan, doğuşlarından itibaren bir mağarada tutulmaktadırlar. başka hiç bir hayat mevhumları yoktur. gardiyanlar, gölge oyunda olduğu gibi, ateşin önünden hayvan şekillerini geçirirken, gölgeler önlerindeki duvara düşer.. mahkumlar duvardaki -gerçek hayvanların değil, tahtadan oyma şekillere ait- gölgeleri seyreder. tutsak olduklarını bilmezler ve kendilerine sunulan dışında bir gerçekliğin olduğunun farkında değildirler. bir gün birisi dış dünyaya bırakılır ve orada "şeyleri" bilfiil görür. dış dünyadakilerin gerçek, arkadaşlarınınkinin sanal olduğunu anlatmak için mağaraya geri döner, arkadaşları onun delirdiğine inanarak, alay ederler"
algıladığımız gerçeklik neticede tek gerçekliktir.. evet bu doğru ama algılamamız gereken hangisi, hangisi "artificial life" hangisi gerçek yasam.. iste matrix zihinlerimizde bu sorulara pistler oluşturuyor..
----
SiSTEM ve BiLiNÇ
"maddenin bir organizasyon formu olarak "bilinç", bir enformasyon formudur. Önümüze iki grup soru çıkar:
(a) Bilinç enformasyonu "yeniden örgütleyebileceği"ne göre, ne tür paradokslarla karşı karşıya kalırız ?
(b) Bilinç başka bilinçleri "yeniden örgütleyebileceği"ne, onları tutsak edebileceğine, yeniden biçimlendirebileceğine göre, sosyal sistemlerimizin normları hangi zeminlere oturabilir ?" (**CNT)
----
ben daha net söyleyeyim sistem bilicimizi teslim almıştır

yeniden doğuş (renaisance)
1999 depreminde bir çoğumuz "yasama bu andan itibaren yeniden başlasak nasıl olurdu, nasıl yaşardım ‘" diye kendimize kısa süre için de olsa yeni bir yasam tarzı biçmedik mi, yaşantılarımızı başka bir boyutta simule etmedik mi ‘ ama yine de sisteme geri dönüverdik çabucak..

birer kontrol edilen olarak hemen kontrol edene donuverdik, fişlerimizi "unplugged" edemedik.. "yakamadık gemileri"

"İnsanların "pil" olması, "bir iş yapmak" isteyen bir bilincin "enerji ihtiyacı"nı karşılamasını çağrıştırıyor. Ama bence bu "metafor" aslında çok başka şeye işaret ediyor: Kudret ihtiyacı. İnsanlar aslında "plugged" filan değiller. Gönüllü olarak "kullaşmış"lar. Kudret sahiplerinin kendilerine sağladığı "maddi haz"lar (daha mühimi belki "güvenlik") karşılığında kudretteki paylarından vazgeçmişler." (CNT)


ve fakat dijital teknoloji ve onun bize sunduğu simulatif yasamlar.. bazı şeyleri değiştirmeye başladı..

"hayda..! bunlar da nereden çıktı staj. neyin teslim alınması veya hangi simulatif yasamlar" demeyiniz..

3-12 yaş çocuklar platform-aksiyon oyunlarla (super mario vb.) haşır neşir olmadılar mı ?

teenager'larin daha erken yaş grubu ise kendilerine dağıttıkları rollerle magic-card oyunlarıyla günlerini geçirdiler (geçiriyorlar).. bu role-play'lere bir de fantastik öğeler eklenince ve hele klavye başında çocuklarımız kendini FRP'lere (fantastic role play) kaptırınca .. "drama yeteneklerini geliştiriyorlar fena mı ve hatta ingilizce de öğreniyorlar" mi dedik yoksa "acaba bir psikiyatriste mi danışsak" dedik (satanist-matainst de olmasın !!).. çok satan magazin dergiler haftalarca bu konuları yazmadı mı ?

biraz daha büyük teen'ler ve hatta biz erişkinler civilization ve benzerleri ile simule yaşamlar kurmadık mı.. gerçek zamanlı strateji oyunlarla (age of empires, vb) vakit geçirmedik mi’.. ırak savası öncesine denk gelen donemde çıkan "command&conquer GENERALS" oyununu alıp birazcık oynamanızı öneririm.. simulatif savaşlar, gerçek operasyonları, bilinçlerimizde nasıl rasyonalize ediyor görürsünüz.. "sadece tesadüf" mu dediniz’ belki !!

"yahu staj.. bunlar çocuk oyunları, başka işin mi yok" !!’’

sinema, bilinçlerimizde kollektif simülasyonlar yaşatan en önemli araçlardan birisi.. önceleri 007-superman-fantoma'larla başladı.. hayal güçlerimiz zorlayan fantastik gösteriler.. her ne kadar derin entellektüellerce küçümsense de.. bu ufak ufak başlayan simülasyon pencereleri.. dijital teknolojinin de hızla yol almasıyla.. algılarımızın kapılarını zorlayan unsurlara dönüştü..

tabii matrix "pat" diye bu isi başlatmadı ama bence wachowski kardeşler ve onların matrix triolgy'si bu isin pik yapan noktası oldu.. zihinlerimizde yarattığı "hangisi gerçek-hangisi sanal" soruları.. teolojik tartışmaları beyinlerden başlatması..görsel efektlerin yardımıyla da bizleri simülasyona iyice sokması.. 360 derece donen kameralar, bullet-time hızında çekilmiş slow-motion çekimler.. rendelenmiş 3D görüntüler.. sunulanların hangisi anime hangisi gerçek ayırt edilmez hale getirilmiş görüntüler...

alper yilmaz-87'in afld'yi üye ettiği american cinematographer'in kapağında dediği gibi algılarımızın kapıları zorlandı.. "unlocks doors of perception"

dijital teknoloji yaşamlarımıza öylesine müdahil olmaya başladı ki doğru mu bilemeyeceğim ama italyanlar, dijital kameralı cep telefonların satışını yasaklamışlar.. "herkesin simülasyonu kendine"demek istiyorlar herhalde..

hanginiz kulaklarını dikmedi "plazma TVde ne ola ki.. 50 inc duvarda, AC3 dolby 5 kanal ses sistemi ile home-theatre olayi da ne ki’" diye.. evimizde kendi simülasyonlarımızı yaratmanın başlangıcı değil mi bunlar.. iste matrix'le gelinen noktada benim aklımda bu sorular da oluşuyor.. sinema-dijital teknoloji ve anime ile gerçekliğin karıştığı filmler.. yakında yaşamlarımız simulatif animelere dönüşen MANGA'lar olursa hiç şaşırmam ve hatta seks yaşamlarımızı ise simulatif HENTAI'ler belirleyebilir !! 9 bölümlük animatrix'in ilk bölümündeki hentai'msi manga'yi izleyin.. bana hak vereceğinizi düşünüyorum..

"bunlar senin sci-fi paranoyaların" diyebilirisiniz..

gerçek dünyada sanal yasamlar veya siyasi jargonla söylersek "sanayi toplumunda sisteme ayak uydurmuş rutine bindirilmiş yaşamlar".. işte bu sisteme uymuş olan yaşamlarımız mı gerçek olanı (kontrol edilen tutsak edilen), yoksa dijital simülatörlerin algıların tüm kapılarını açarak bizlere sundukları mı gerçek olanı..bilinçlerimiz tutsak mı..

matrix milyonlarca kişinin bilinç (özgür irade) üzerine düşünmesini sağladı..

"Matrix, daha önce popüler düzlemde hiç sorulmayan bir yığın soruyu tetikliyor. Bunları "başarılı" bir biçimde yaptığını iddia edemem. Ama "daha başarılı" bir biçimde sunulmasına pek hazırlıklı olduğumuzu da zannetmiyorum. (CNT)"


bence de, hayal gücümüzü ele geçirdiler, matrix bunu açıyor.. 
----
(**CNT) : cemalettin nuri taşçı